Kategori: UZAYLILAR

UZAYLILAR

Uzaylılar konusu günümüzde bir sektör halini almıştır fakat kainatta önemli hiçbir şey bilinemez değildir. Bu bilinemezlik tamamen bizim elimizdeki kaynakları anlamaya gayret göstermememizden kaynaklanmaktadır. Halbuki Allah merak ettiğimiz her şeyin cevabını bize vermiştir. Bu bilinemezliği oluşturan varsayımlara bakarsak:

1.VARSAYIM:

Uzaylıların bizden daha zeki; gezegenler, galaksiler arası yolculuklar yapabilen, üstün zekalı canlılar oldukları varsayımıdır.

1.1.VARSAYIM:

Bu üstün zekalı canlıların bizim gibi insan olmalarıdır veya bize benzeyen veya insanımsı olarak tabir edilen varlıklar olmalarıdır.

Bu durum, bu canlıların bizler gibi tip olarak birbirlerinden ayrılabilmesi anlamına gelir. Bilindiği gibi insanların birbirlerine benzememesi sorumluluk yüklenmesi ile alakalıdır. Hayvanların sorumluluk yüklenmesi söz konusu olmadığı için bir türün tamamı ufak farklılıklar dışında hareket ve tip olarak birbirine benzer.

Bu yaklaşım bu açıdan uymaktadır. Fakat koşullar bununla sınırlı değildir. İnsan topraktan yaratılan varlıklar içerisinde en mükemmelidir.

Bizim gibi insanların olduğunu varsayarsak, belki en mantıklı yaklaşım bu olur. Bu durumda  uzaylı tasvirlerinin dışına çıkmış oluyoruz. Bu durumda kendimizi onların yerine koyabiliriz, galaksiler arası yolculuk yapabilen bir seviyeye ulaşmış olduğumuzu düşünürsek, insanın kendisinden daha az gelişmiş kıtalara, toplumlara bile neler yaptığını düşünürsek, bizden daha az gelişmiş galaksiler arası yolculuk yapamayan bir gezegene ulaşan insanların oraları nasıl sömüreceğini tahmin edebiliriz.

1.2.VARSAYIM:

Bu üstün zekalı canlıların tasvirlerde gördüğümüz kısa boylu iri gözlü tip olarak birbirlerinin görünüm olarak aynısı  olan; UFO, uzaylı dendiği zaman genelde akla gelen varlık tasviri olmalarıdır.

Bu durumda birbirlerinden ayırt edilemez şekilde aynı tipte olmaları sorumluluk yüklenemez olmaları anlamına gelir. Sorumluluk ve zeka birlikte vardır, bu durumda bu varlıkların üstün zekalı olduklarından bahsedemeyiz. Zeka sahibi olmayan bir varlık galaksiler arası araçlar yaparak yolculuk yapamaz.

Yine bu yaygın tasvir bize cin tasvirini hatırlatmaktadır, cinler sorumluluk yüklenen varlıklar olmaları dolayısıyla birbirlerinden ayırt edilen simaları değişen varlıklardır. Fakat yaygın uzaylı tasvirleri doğrudan cinleri anımsatmaktadır. Yazının devam eden kısımlarında bu konuda yanılmadığımızı göreceğiz.

2.VARSAYIM:

Bu varsayım aynı zamanda içinden çıkılamaz, anlam verilemez bir gerçeklikten kaçış psikolojisi olan yoksayma varsayımıdır.

Yoksaymanın en uç noktası tamamen reddetmedir ki bunu değerlendirme dışı tutacağız çünkü görüntüler, tanık olunan hadiseler çok fazladır. Biz bunları yok saymayıp bir kısmını insanların kandırmacası, bir kısmını da insanların kanması veya yanlış algılaması olarak değerlendireceğiz.

Yukarıdaki varsayımları yanlışlamamız ile elimizde kalan ihtimallere ilgili ayetler doğrultusunda bakacağız.

48 – Onlar, Allah’ın yarattığı birtakım şeyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah’ın kudretine boyun eğip secde ederek, sağa sola döner, dolaşır.

49 – Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah’a secde ederler.

50 – Kendilerine hakim olan Rabblerinden korkarlar ve emrolundukları her şeyi yaparlar.(Nahl Suresi)

49.Ayette geçen “dabbe” ifadesi bütün canlıları kapsar fakat insanları bundan hariç tutar. Bunun sebebi “dabbe”lerin(insan dışındaki canlıların) Allaha büyüklenmeden secde etmeleridir. Ayet aynı zamanda uzayda Allah’a büyüklenmeyen, secde eden canlıların olduğunun delilidir. Keşifler uzayda en azından mikro düzeyde canlılar olduğunu gösteriyor ve meleklerin zaten yerde ve göklerde sayılamayacak kadar çok sayıda olduğunu biliyoruz, ayette yerde hangi canlılar varsa ve göklerde hangi canlılar varsa şeklinde türkçeleştirebilceğimiz ifade geçiyor, bu da delili olan böyle bir durumda Kuranı kerimde nasıl bir ifadeyle karşılacağımızı gösteriyor.

83 – Onlar, Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde kim varsa, kerhen ve tav’an O’na boyun eğmiştir ve O’na döndürülüp götürüleceklerdir.(Ali İmran Suresi)

Göklerde ve yerde kim varsa(men) buyururken Rabbimiz göklerde de insan veya cinlerin bulunduğunu ifade eder fakat Hz.İsa(A.S.)ın da göğe yükseltildiğini düşünürsek(ilgili ayetlere bakabilirsiniz) Hz.İsa(A.S.)ı ifade ettiğini veya başka gezegenlerde de insanlığın bulunduğu ifade edilmiş olabilir. Fakat kerhen ve tav’an ifadesi göktekiler ve yerdekiler için kullanılmıştır ve men ifadesi Sebe Suresi 12.ayette geçtiği üzere cinlerle ilgili olarak da kullanılmaktadır. Ayet sadece melekleri ifade etmez çünkü “kerhen ve tav’an” ifadesi vardır, sadece cinler veya sadece insanlar ifade edilmiş olması durumunda Sebe Suresi 12.Ayette belirtildiği şekilde gelmesi beklenebilirdi, fakat ayette önemli olan Nahl Suresi 49. Ayette geçtiği gibi “göklerde kim varsa ve yerde kim varsa” gibi bir ifadenin gelmemiş olması “göklerde ve yerde kim varsa” şeklinde bir ifadenin gelmesidir.

12 – Süleyman’ın emrine de rüzgarı verdik. Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık yol idi. Erimiş bakır menbaını da ona sel gibi akıttık. Hem Rabbi’nin izniyle elinin altında cinlerden de çalışan vardı. Onlardan da kim emrimizden dışarı çıkarsa ona ateş azabından tattırırdık.(Sebe Suresi)

55 – Rabbin göklerde ve yerde olan kimselerin hepsini en iyi bilendir. Andolsun ki biz, peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık. Davud’a da Zebur’u verdik.(İsra Suresi)

Ayette yerde ve gökte olan insanlar(men) Peygamberler(A.S.) ve bazılarının bazılarına tafdil edilmesi ve Hz.Davud(A.S.)’ın birlikte geçmesi bazı hikmetlerin gereğidir. Öncelikle Hz.İsa(A.S.)’ın gökte bulunan hayatta bir peygamber olması ve Peygamberlerin bazılarının bazılarına tafdil edilmesi yani farklı farklı nimetlerin verilmesini ifade eder işte buna en iyi örnek Hz.Davud(A.S.)dır, onun diğer Peygamberlere tafdil edildiği konu Zeburdur, Zebur Hz.Davud(A.S.)’a verilmiş bir nimettir. Zebur’un özü itibariyle ve Hz.Davud(A.S.) özellikleri ve hayatı itibariyle özel olarak tafdil edilmiş bir peygamberdir.

93 – Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kıyamet günü) Rahmân’ın huzuruna kul olarak çıkmasın.(Meryem Suresi)

15 – Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a secde ederler.(Rad Suresi)

Bu ayette “men” ifadesi geçer yani insanları kapsar ve “gölgeleri”de Rablerine secde eder, göklerde ve yeryüzünde kim varsa “tav’an”(itaatle) ve “kerhen”(zorla) Allah’a secde ederler.

19 – Göklerde ve yerde olan bütün varlıklar O’nundur. Katında olanlar O’na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.

20 – Gece gündüz (hep Allah’ı) tesbih ederler, usanmazlar.(Enbiya Suresi)

Yerde ve göklerde kim varsa itaatle ve kerhen secde ederken, katında olanlar ise ona kulluk etmekten çekinmezler. Allah katında olanlarla ilgili ayrıca(Al-i İmran 169,Nisa 157-158) .Bu ayet göklerdeki insanlarla ilgili önemli bir ipucu verir devamında.

49 – Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlılar(dabbe) ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah’a secde ederler.(Nahl Suresi)

Ayette yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan canlılardan(insan dışındaki) ve meleklerden “ma” ifadesiyle bahsedilir insanlar için kullanılan “men” ifadesi kullanılmaz, ifade edilenlerin içerisine insan katıldığı zaman “men” ifadesi kullanılırken örneğin sadece meleklerden bahsedilirken “ma” melekler ve insanlar denilirken “men” ifadesi kullanılır.

“Men” yani insanlar için bahsedilirken yerde ve gökte itaatle ve kerhen canlılardan bahsedilirken ise kibirlenmeden ifadesi geçer .

19 – Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. Katında olanlar O’na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.(Enbiya Suresi)

Ayette yerde göklerde kim varsa ifadesi insanları kapsar. Bazı ayetlerde men veya ma iki kere tekrarlanır bazı ayetlerde tekrarlanmaz bu ayette tekrarlanmasına gerek yoktur çünkü önce göklerde kim varsa ifadesi gelir sonra ve bağlacıyla arz ifadesi gelir tekrar men ifadesine gerek yoktur ve insanları da kapsayacak şekilde melekleri canlıları hatta cansız varlıkları kapsar.  (3:169)

12 – Süleyman’ın emrine de rüzgarı verdik. Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık yol idi. Erimiş bakır menbaını da ona sel gibi akıttık. Hem Rabbi’nin izniyle elinin altında cinlerden de çalışan vardı. Onlardan da kim emrimizden dışarı çıkarsa ona ateş azabından tattırırdık.

13 – Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden azdır.

14 – Ne zaman ki Süleyman’a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.(Sebe Suresi)

Mihraplar, heykeller inşa eden cin toplulukları başka yapılarda inşa edebilirler. Cinlerin gaybı bilemeyeceği hususunu 14. ayette tekrar görüyoruz.

33 – Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah’ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.

34 – Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?(Rahman suresi)

Allah’ın verdiği bir güç(sultân) ile ancak bugünkü imkanlar dahilinde  evrenin keşfi yapılabilmektedir. Fakat tam keşfi tabiki Allah’ın verdiği bir imkan olmadan mümkün değildir.

5 – O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.

6 – Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.

7 – Onu her inatçı şeytandan koruduk.

8 – Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.

9 – Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.

10 – Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.(Saffat Suresi)

Yine gaybın aktarılamayacağı ile ilgili ayetler ve bir önceki sureyle birlikte göğe çıkışın insanlar ve cinler açısından zorluğu vurgulanmış oluyor.

     14 – Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,

15 – “Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır” derler.

16 – Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.

17 – Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk.

18 – Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder.

24 – Andolsun ki biz, içinizden İslâm’da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz.

25 – Şüphesiz Rabbin O’dur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. O, hikmet sahibidir, bilendir.

26 – Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

27 – Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.

28 – Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: “Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım.”

29 – Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.”

30 – Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

31 – Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.(Hicr Suresi)

8 – (Cinler, dediler ki): “Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk.”

9 – “Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor.”

10 – “Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”

11 – Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.(Cin Suresi)

5-Andolsun biz en yakın göğü kandillerle donattık ve onları şeytanlar için taşlamalar yaptık ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık.(Mülk Suresi)

Bu taşlamaların ve azabın nasıl olabileceğine sadece bir örnek.

NASA, kaynağı bilinmeyen artan miktarda yüksek enerjili elektronların Dünya’ya gönderildiğini açıkladı. İlk kez yaşanan olay insanlara da zarar veriyor. 

http://www.lifeinbursa.com/haberx/85355/16/zararli_isinlar_dunyaya_gonderildi_.htm

1 – Rahmân (çok merhametli olan Allah)

2 – Kurân’ı öğretti.

3 – İnsanı yarattı.

4 – Ona beyanı öğretti.

5 – Güneş de ay da bir hesab iledir.

6 – Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.

7 – Göğü yükseltti ve mizanı koydu.

8 – Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.

9 -Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.

10 – Ve yeri mahlukat için koydu.(Rahman Suresi)

2 – Allah O’dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Âyetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz.(Rad Suresi)

26 – O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.

27 – Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.

28 – Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır.(Cin Suresi)

12 – Allah O’dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah’ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah’ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz.(Talak Suresi)

5 – O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O’na yükselir.(Secde Suresi)

Ayette sizin saydıklarınızdan bin yıl kısmı önemli.

4 – Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.(Mearic Suresi)

Bu ayette ise miktarı 50 bin sene olan bir günde çıkarlar ifadesi geçmektedir. Bizim saydıklarımızdan bin yıl ile meleklerin saydığı bin yıl farklı olabilir veya buradaki ifade bizim saydıklarımızdan 50 bin yılı ifade etmiş olabilir. Fakat burada sizin saydıklarınızdan ifadesinin geçmemesinin sebepleri vardır. Diğer ayetlerde belirtilen emirlerin 1000 senede çıkması veya Allah katında bir günün bizim saydığımız 1000 sene olması gerçektende sayılan bin yıla tekabül etmektedir fakat bu ayette (doğrusunu Allah bilir) meleklerin ve ruhların Allaha ulaştıkları günün miktarı belirtilmiştir yani  örneğin bizim saydığımız bir saniyede onlar miktarı 50 bin sene olan bir günde Allaha yükselmiş olabilirler(rakamlar sadece örnek). Yani burada belirtilen alınan mesafe olabilir, bu durumda ışık hızından daha yüksek bir hız düşünüyoruz. Meleklerin yüksek bir hıza sahip olduğunu biliyoruz ve bizim saydığımız 50 bin yıl içerisinde bu yüksek hızlarıyla Allaha yükseldiklerini düşünebiliriz veya bu süre içerisinde yüksek hızlarıyla bu kadarlık bir sürede ulaşabilecekleri yolu bu süreyi geçirmeden bizim için çok kısa bir sürede katettirildiklerini düşünebiliriz.

47 – Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

48 – Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır.(Hac Suresi)

48 – Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, “Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım.” demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: “Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah’dan korkarım. Ayrıca Allah’ın azabı çok çetindir.”(Enfal Suresi)

Uzaylılar olarak adlandırılan varlıkların cinler olduklarını destekleyen maddeler:

  1. Öncelikle bu varlıklar zamana göre şekil almaktadırlar günümüz aynı zamanda uzay çağı olarak adlandırılmaktadır ve uzaylı varlıklar büyük bir bilinmezlik oluşturmakta, insanların ilgisini çekmekte, korkutmakta ve dolayısıyla kullanılmaya uygun bir konudur.
  2. UFO uzaylı demek değil tanımlanamayan uçan cisim demektir. UFO olarak adlandırılan pek çok cisim aslında doğal olaylardan kaynaklanabilmektedir. Aslında çok basit bir açıklaması olabilen bu gibi olaylar kötü niyetli cinlerin telkinleriyle bilgisiz kişilerce yanlış yorumlanabilmektedir.
  3. Diğer bir kandırmaca yöntemi projeksiyon yöntemiyle kandırmadır. Hologram teknolojisi de diyebileceğimiz bu yöntemde gökyüzüne çizilmiş bir cismin(örneğin Nazi UFO’ları) görüntüsü gökyüzüne hareket edecek veya sabit duracak şekilde yansıtılır, ışıklarının yanıp sönmesi gibi efektler de verilebilir, bu yöntemin başarısız kaldığı tek yön ses konusudur. Böylece bir anda görülüp hızla hareket edip yok olan bir cisim görüntüsü verilebilir.
  4. Uzaylılar olarak verilen tipler cin tipine tamamen uymaktadır.
  5. İletişim sonucu alınan bilgiler cinlerin tutarsız iletişimlerine uymaktadır.